İlk kitabı Nankör’ü hatırlatır bir biçimde, insanı kutsandığı yerden lanetleyen meselelere eğilme ısrarını sürdüren Gökçe Gündüç, bu kez kendi sınırlarına çarpa çarpa derinleşen o bilinçli bakışın etrafında dolaşıyor. Hem içe hem dışa dönebilen mucizevi bir ayna olsa da, sonsuz ihtimalleri katı bir gerçeğe indirgeyerek evreni büyüsünden sıyıran da yine o bakış çünkü aslında.
“Gördüklerine bir sıfat, bir anlam armağan eden ışığı bilinçli bir bakışın, baktıklarını bilen, bildikleriyle değişen, değişerek değiştiren. Gizem Hanım, NASA teleskobunun dünyaya gönderdiği fotoğrafları hatırlamıştı. Varlığıyla yokluğu bir değil miydi evrenin bile, gördüğünü anlayan bir bakışla çerçevelenmediğinde? Büyülenmediğinde sonsuz güzelliğiyle hiç kimse? Yapayalnız ve kimsesiz, o ihtişamın kıymeti kaldı mı?”
Bu web sitesinde çerez kullanımına izin vermektedir. Web sitesinde gezinmeye devam ederek, bu kullanımı kabul etmiş sayılırsınız. Çerez politikası ve Gizlilik Politikası hakkında detaylı bilgi almak için lütfen ilgili yerlere tıklayınız.